Benim Büyük Çaresizliğim – Yezdan ATILGAN – İLKYAR
Saat 5. Gözümü açıyorum. Hangi okuldaydık hatırlamaya çalışıyorum. Kendi yurdumda, ODTÜ ‘de olduğumu farkediyorum. Büyük hayal kırıklığı…
Artık çok klasikleşen proje sonrası okula bir türlü alışamama zamanı. Ama bu sefer garip bir hal daha mevcut. Sanki projeden öncesi hiç yokmuş gibi. Sanki ben Eylül ‘de doğmuşum gibi. Ondan öncesi büyük karanlık, büyük boşluk. Günlük rutin işlerimi halletme çabasındayım. Ders notlarını tamamla, defterleri al, yurt parasını yatır. Bankaya gidiyorum yurt parasını yatırmaya. Dışarıdan bir müzik sesi geliyor. İstemsizce yanağımdaki yaraya dokunuyorum. Son gece Sultan ‘la vedalaşırken Sultan ‘ın tokası çizmişti yanağımı. Sultan çok üzülmüştü görünce. Bense o yaranın varlığından dolayı çok mutluyum. Sultan ‘ın elini tutmuş gibi oluyorum her defasında. Sıra bana geliyor bankada. Karışıyorum yeniden kalabalığa. Kim bu insanlar, neden bu kadar kalabalık her yer? Büyüyor kalabalık gözümde. Onlar büyüyor, ben küçülüyorum. Küçülüp kaybolmak istiyorum.
Esma ile konuşuyorum. Esma okula gitmek istiyor, ama bir sürü şanssızlık bırakmıyor yakasını. Ama Esma asla vazgeçmiyor. Esma ‘ya destek olmaya çalışıyorum kendi çapımda, konuşuyorum onunla “Abla, önce Allah ‘a sonra sana güveniyorum” diyor. Telefonun öbür ucunda Esma bu kadar zorluğa dayandığı için büyüyor yüreğimde. Esma büyüyor, bense küçülüyorum. Hissettiğim şey çaresizlik.
Çivi uzatıyorum ikinci sınıfa giden bir çocuğa, konuşuyoruz, “Adın ne, kaç yaşındasın, kaç kardeşsiniz?” Anlatıyor bana, babasının uzaklarda çalıştığını, haftasonu gidecek bir evi olmadığını. 4 kardeş yiboda kaldıklarını. Sonra öğreniyorum, ablasının geceleri uykusunda sayıkladığını. En son ne için ağlamıştım ben? Sık sık görüşmemize rağmen bir arkadaşım uzaklara gittiği için mi? Utanıyorum kendimden. Muhammet anlatıyor, büyüyor yüreğimde. Bense küçülüyorum. Hissettiğim şey çaresizlik.
Emine çıkmıyor aklımdan. Türkçe bilmediği için bir türlü konuşamadığım Emine günün çoğunluğu ağlayarak geçiriyor. Koridor deneyleri sırasında yanıma sokuluyor, belli ki elimdeki deney ilgisini çekmiş. Bir tek orada güldüğünü gördüm. Emine niye ağladı, korkmuş muydu, sıkılmış mıydı bilemedim. Emine niye ağlamıştı? Sahi siz en son neye ağladınız? Neye üzüldünüz? Şimdi düşününce hepsi size de saçma geliyor mu? Emine neye üzüldü anlayamadım, Emine ‘nin gözyaşları küçülttü beni. Hissettiğim şey çaresizlik.
Necbe Teyze ile tanıştık. “Berdel gittim.” diyor Necbe Teyze. Sonra eşi ve eşinin ikinci hanımı Necbe Teyze ‘yi 7 çocuğuyla beraber nasıl bıraktıklarını anlatıyor. Geçirilen zor günler bir kaymakamın Necbe Teyze ‘yi işe almasıyla bir nebze olsun azalıyor. Kaymakamın adını bile sormadım ama elini öpmek istedim o an. Necbe Teyze ‘nin kızının okula gitme zamanı yakınmış, ama bunun için gerekli olacak maddi imkan yok Necbe Teyze ‘de. Ona fikir vermekten, burs veren insanları anlatmaktan başka çarem yok. Utanıyor Necbe Teyze isteyemem diyor. Okulu bitirip bir an önce işe girmem gerektiğini anlıyorum.
Boş olduğum her an bunlar geliyor aklıma. Derse gitmem gereken zamanlarda karıştığım kalabalık korkutuyor beni. Sanki bu insanları ilk defa görüyormuşum gibi. Kim bu insanlar, ne yapıyorlar? Hepsi ayrı ayrı yabancı bana.
Kendimizi büyük bir koşuşturmanın içinde bulurken hep, bu kadar çabanın ileride iyi yerlere gitmesini dilemekten başka çarem yok. İyi insanların iyi yerlerde olmasını diliyorum. Necbe Teyze ‘ye yardımcı olan kaymakamın herkese örnek olmasını diliyorum.
Birkaç kızla konuşuyoruz. “Üniversiteye gitmek istiyor musunuz?” diye soruyorum. “Babamız göndermez abla, biz cahil kalacağız.” diyor. O an önyargılarımızın fazlaca esiri olduğumuzu görüyorum. Nerden duymuşlar okumayanların cahil olduğunu. Anlatmaya çalışıyorum cahil kalmakla üniversiteye gitmemenin hiçbir alakası olmadığını. Fatma ‘nın bu sene sonunda yani 8.sınıfı bitirdikten sonra kardeşlerine bakmak zorunda olduğu için okula gidemeyeceğini biliyorum. Fatma çok büyük bir fedakarlık yaptığı için okuyamayacak belki, ona cahil demeye kimin dili varır. Hangimiz onun kadar büyük bir fedakarlık yapmışızdır; 7 tane kardeşine abladan çok anne olan Fatma ‘ya cahil deseler, bu utancı hepimizin taşıması gerekmez mi?
Esma ‘nın okula gideceğini öğrenince su serpilmiş gibi oluyor yüreğime. Esma başardı. Gökçe de başaracak, Muhammet, Sultan, Nimet… Belki hepsi okula gidemeyecek, ama çok daha büyük başarılara imza atacaklar, belki hiçbirimizin asla başaramayacağı büyük başarılara…
Gözümde büyüttüğüm dertlerin, aslında ne kadar küçük olduğunu keşke sadece proje dönüşleri hatırlamasam yada keşke Emine de Fatma da Gökçe de Muhammet de benim dert ettiğime benzer şeyler dert edebilseler yada keşke diğer çocuklar gibi olsa dertleri, onları en çok üzen çok fazla çikolata yedikleri için annelerinin onlara çikolota almayışları olsa keşke.
Keşke onların dayanmaya çalıştığı o yükleri hepimiz omuzlasak aynı anda. Onlar büyüyor benim yüreğimde, bense küçülüyorum. Hissettiğim şey çaresizlik…
İlkyar ‘larımızın geleceğine güzellikler katmak için belki bir kitap için, belki anısını yaşatmak istediğiniz büyüğünüz için bir kitaplık, belki de daha fazlası için İş bankası ODTÜ şubesi (4229)
TL Hesabı : TR26 0006 4000 0014 2290 7069 68
EUR Hesabı: TR92 0006 4000 0024 2293 5074 26
USD Hesabı: TR91 0006 4000 0024 2293 5762 17
(Hesap sahibi İLKYAR) Lütfen bağışınızın açıklama kısmına isminizi mutlaka lütfen belirtin…
Web Adresi : www.ilkyar.org.tr / Eposta : ilkyar.yonetim@gmail.com