3 POSTS
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Ana Sanat Dalı Yüksek mezunu olan Hülya Düzenli; aynı zamanda kurucularından biri olduğu İstasyon Sanat Akademisi’nde öğretim elemanı olarak çalışmakta, serbest sanatçı olarak sergiler açmaktadır
Bu yazıda Michelangelo ‘nun aynı içerikte ama yaşamının farklı yıllarında ürettiği yapıtlarından söz etmek istedim. Sanat tarihinde birçok sanatçının defalarca resmettiği yada heykelleri ile unutulmazlar yarattığı Pietà ‘lardan söz edeceğim.
Önce sanatçının özgeçmişine kısaca değineyim isterseniz. Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni; 6 Mart 1475 ‘de İtalya ‘nın Toscana Bölgesi ‘nde Arezzo yakınlarında bulunan Caprese ‘de doğar. Doğduğu sırada kasabanın Belediye Başkanı olan babası Ludovico Buonarroti, görevinden ayrılınca aile Floransa ‘ya taşınır. Beş çocuklu aile için sıkıntılı günler başlamıştır; küçük Michelangelo ‘yu bir taş işçisinin karısının bakımına bırakırlar. Yıllar sonra sanatçının, ”Dadımın göğsünden sütüyle birlikte, keskiyi ve tokmağı da emdim.” dediği rivayet olunur. Babası, küçük yaşta annesini kaybeden Michelangelo ‘yu, sanatçı olursa ailenin itibarının zedeleneceğini düşünerek hiçbir zaman desteklememiştir. Hatta amcaları da dahil olmak üzere, tüm aile, ona engel olmak için çok sert yöntemlere başvurmuşlar, ancak sanat eğitimi almasına engel olamamışlardır.
“Michelangelo ‘nun Portresi” Daniela Volterra, desen
Vasari, sanatçının ilk eğitim yılları hakkında şöyle yazar; “1488, Nisan ‘ın birinci günü, sanatçının babasının ‘Ben Lodovico di Leonardo Buonarroti, oğlum Michelangelo ‘yu Domenico ve David di Tommaso di Currado ‘nun yanına üç yıllığına çırak olarak verdim.’ dediğini kaydediyorum.” Michelangelo, 13 yaşından itibaren fresk ressamı Domenico Ghirlandaio ‘nun atölyesinde eğitime ve çalışmaya başlamıştır. Aynı yıllarda birçok genç sanatçının yaptığı gibi, Medici ailesine ait olan San Marco Bahçesi ‘nde bulunan antik çağ kolleksiyonlarından desen çalışır. Bu sırada Lorenzo de Medici, yani Muhteşem Lorenzo ile tanışır. Antik Çağ düşüncesi, şiir başta olmak üzere, entellektüel dünya ile ilgilenmeye başlar. Dante ‘yi defalarca okur, kendisi de şiir yazar. Lorenzo ‘nun 1492 ‘deki ölümüne kadar da büyük destek görür.
Çabuk kızan, sinirli, kendini beğenmiş alaycı, aksi ve kavgacı bir kişiliğe sahip olduğu düşünülen sanatçı; 1495 ‘te “Uyuyan Cupid” heykelini bitirir. Bu heykeli, San Giorgio Kardinali ‘ne antika diye satarlar. Aynı yıllarda Roma ‘ya giden sanatçı “Baküs” adlı bir mermer heykel yapmıştır. Bu yapıtları, tamamen antik çağ sanatçısı titizliği ve kalitesindedir. Sanki, o çağda yapıldığı zannedilecek kadar yüksek bir maharettedir.
İşte bu durum, yazımızın konusu olan eserle ve sanatçının tepkisiyle ilgili bazı sonuçlara neden olmuştur.
“Pietà” 1499, mermer, yük.174 cm, taban genişliği 195 cm Basilica di San Pietro, Vatican
Rönesans dünyasının kentleri farklı karakterlere sahipti. Floransa ‘nın zenginlerinin entellektüel dünyası ve bilinci, ne denli sağlamsa, Roma ‘nın zenginlerinin alt yapısı o denli zayıftır. Floransa ‘da sanatçılarla ilişki, bilinç ve bilgi ile zenginleşmiş iken, Roma ‘da küstah ve ben bilirim havası hakimdir. Michelangelo Roma ‘ya gittiğinde bir aracı vasıtasıyla yaptığı heykelin, antika diye satıldığını ve üstelikte kendisine söylenenden çok daha fazlasına satıldığını öğrenince küplere biner. Eseri alan kişinin küstahlığı da cabasıdır. Bu çağın sanatçısının, antik çağ sanatçıları kadar yetenekli olamayacağını ve aldığı eserin original bir Yunan yada Roma eseri olduğunu anlayabileceğini iddia etmesi onu çılgına çevirir.
Sonunda aracı eseri, Michelangelo ‘nun yaptığını itiraf etmek zorunda kalır. Söylenen odur ki, işte bu yüzden sanatçı, 1499 ‘da yaptığı ünlü heykeli “Pietà” ‘nın üzerinde Meryem ‘in elbisesini çapraz olarak kesen bantta, ilk ve tek olarak, heykelin en görünen yerine imzasını atar: “MICHAEL ANGELUS BONAROTUS FLORENTINUS FACIEBAT / Floransalı Michelangelo Bounarroti tarafından yapıldı.”
“Pietà”ayrıntı, 1499, mermer, yük. 174 cm, taban genişliği 195 cm Basilica di San Pietro, Vatican
Sanatçı ömrünün büyük bölümünü Roma ‘da geçirir.
Biz şimdi yazımızın konusu olan ve bugün San Pietro Kilisesi ‘nde bulunan “Pietà” ‘ya ve sanatçının yaptığı diğer Pietà ‘lara odaklanalım. Bilindiği gibi Pietà; çarmıhtan indirilen İsa ‘nın annesinin kucağına aldığı acıklı ve duygusal anın betimlenmesidir. Kelime, İtalyanca kökü ile dilimizde de aynen kullanılmaktadır. Latince Pietās ‘ın çekimli hali olan, Pietatem ‘den gelen ve ‘merhamet’ anlamında kullanılan bu kelime, aynı zamanda “aileye, devlete veya Tanrı ‘ya bağlılığı” da işaret eder. Pietà (İtal.); acıma, bağlılık, saygı, Pity (İng.); acıma, Pitie (Fran.); acıma…
“Pietà (Vesperbild)” 1400, Bohemian, kalker, 38.1×39.1×14 cm., Museum of Metropolitan, Newyork, ABD
Pietà ‘lar o zamana kadar genellikle Alpler ‘in kuzeyinde özellikle Almanya ‘da Vesperbild ‘de günahlardan arınma düşüncesine bağlı olarak yapılmıştır. Michelangelo Pietà heykelini, İsa ‘nın ölümünden sonra acılar içindeki annesinin kucağında oturur şekilde sahnelenmesinden yola çıkarak yapmıştır. Ancak o sıralarda 23 yaşında olan sanatçı, bu dramatik sahnede yer alan Madonna imgesini daha önceleri hiç denenmemiş bir biçimde ele alır. Başını hafifçe eğerek kucağında cansız bedenini taşıdığı oğluna doğru bakmakta olan anne, tüm zamanların ötesinde genç bir kadın olarak betimlenmiştir. Bu yaşlarda evladı olan bir anne değildir o!
1951 doğumlu Fransız şair ve yazar Christian Bobin, güzelin veya aklın varlığı için, yeni doğum yapmış kadına bakılmasını önerir. “Eğer zeka, düşüncenin o en narin çiçeği, resmedilmek istenseydi, hangisi olursa olsun genç bir annenin yüzü alınırdı. Aynı şekilde her aşkın ıstırap verici, eksik ve koparılmış yanını söylemek gerekseydi de”der. Burada acıların en acısını tadan anne için, artık yaşamın anlamı kalmamıştır. Kadın için ıstırapların en büyüğü yaşanmıştır. Artık onun, evladının yanına gitmek, yitirdiği parçasına kavuşmak için tanrıya yalvarmaktan başka bir çaresi yoktur.
“Pietà”ayrıntı, 1499, mermer, yük. 174 cm, taban genişliği 195 cm Basilica di San Pietro, Vatican
“Ölü İsa ‘nın bedeni kas, damar ve sinir sistemlerinin tasviri mükemmel bir biçimde gösterilmiştir. Hiçbir ceset, ölümden sonra bu denli başarılı bir biçimde tasvir edilmemiştir. Annenin zamanlar ve gerçek ötesi kavramsal duruşuna karşın İsa, son derece dingin, gönül rızasıyla, teveccüh içinde bir ifadeye sahiptir. Yapıt ünlü tarihçi Vasari ‘nin de dediği “İlahi Güzellik” kavramına işaret eder. Michelangelo, ilahi gücü, meziyetleri yada mutlak güzelliği, dünyevi güzellik aracılığıyla sunmaktadır.
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
“Lazlo-Toth ‘un Saldırısı”1972
Sanat tarihçi Giorgio Vasari, 1550 ‘de bu yapıtı gördüğünde kitabına şöyle yazar: “Bazen ancak doğanın yapabileceği mükemmellik ve tazelikte bir güzelliğe sahip, kayadan fırlayan bir mucizevi başarı yaratılmıştır.”
21 Mayıs 1972 ‘de Laszlo Toth isminde bir çılgın Macar, San Pietro Bazilikası ‘nda sunak korkuluğundan atlayarak 12 çekiç darbesi indirerek Rönesans ‘ın başyapıtlarından biri olan Michelangelo ‘nun Pietà ‘sına ciddi biçimde zarar verir. Meryem ‘in İsa ‘nın başını tuttuğu kolu ve elini koparmış, burnunun ucunu kırmış ve heykelin çeşitli yerlerinde de yüz kadar küçük kırıklar oluşturmuştur. Tehlikeli bir insan olduğu ve akli dengesinin yerinde olmadığı düşünülerek 9 Şubat 1975 ‘te Macar asıllı Avusturalyalı bu yerbilimci, istenmeyen yabancı olarak İtalya ‘dan sınırdışı edilmiştir. Saldırgan, Avusturalya ‘ya döndükten sonra da, kamunun önünde ve mahkemelerde elinde çekicini göstererek ve ağlayarak “Ben İsa Mesih ‘im – onun ölü bedeninden dirildim.” diye seslenir. Lazlo Toth daha sonraları Macaristan ‘a geri dönmüş, sosyal yaşamında genel olarak yalnız bırakılmış olmakla birlikte, 70 ‘li yaşlarına kadar yaşamış, ailesi torunları olmuştur.
“Pietà” 1499, mermer, yük.174 cm, taban genişliği 195 cm Basilica di San Pietro, Vatican
Bu saldırı nedeniyle, eserin restorasyonu söz konusu olduğunda sanat çevresinde büyük tartışmalar başlar. Bazıları eserin hasarlı olarak bırakılmasını isteseler de, çoğunluğun kararı ile restorasyon tamamlanır ve bu saldırıya ait bir işaret bırakılmaz.
“Palestrina Pietà” 1555, mermer, yükseklik 253 cm Galleria dell’Accademia, Floransa, İtalya
Palestrine Pietà ‘sı olarak bilinen yapıt, sanatçıya atfedilmekle birlikte, tümünün onun tarafından yapıldığı konusunda net bir bilgi yoktur. Ölü İsa ‘nın bedenini taşıyan diğer iki kişi ile birlikte düşünülmüş bu yapıtın, büyük bir bölümününde bitmemiş olduğu düşünülmektedir. İsa güçsüz, zayıf ve tüm ağırlığını bırakmış bir ölü bedene sahiptir. Onu taşımaya çalışan kişiler ise, yalnız koltuğunun altından ve bacağından kavrayarak sanki onu bir yere yerleştirmeye çalışmaktadır. Bu kişilerin kimlikleri ve ifadeleri yeterince gösterilmemiş hatta işlenmemiş bir mermer gibi durmaktadır. Yine de sanatçının, sanki kayanın içinden kendiliğinden oluşarak, bize doğru gelecek olan figürü, bir önceki safhadaymış gibi bir etkiye sahiptir.
“Pietà” 1550, mermer, yük. 226 cm Museo dell’Opera del Duomo, Floransa, İtalya
Michelangelo ‘nun son iki yada üç Pietà ‘sı – ki hepsi yarım kalmıştır – olasılıkla mezar heykelleri gruplarının parçaları olarak düşünülmüştür. Bazıları belki de kendi mezarı için tasarladığı çalışmalardır. Vasari ‘ye göre; sanatçı Roma ‘da bulunan Santa Maria Maggiore Kilisesi ‘nde yakılmak istiyor ve 1547 ve 1553 yılları arasında çalıştığı, 1555 ‘de yıkılma sırasında bacakları zarar gören Pietà ‘nın ayakları altına gömülmeyi düşünüyordu. Sanatçı zarar gören bu heykelin parçalarını hizmetlisine vermiş, o da bu parçaları satmıştır. Parçaları ve alan kişi birleşetirerek heykeli yeniden ayağa kaldırır.
“Pietà”ayrıntı, 1550, mermer , yük. 226 cm Museo dell’Opera del Duomo, Floransa, İtalya
Heykelin, dekorasyonu Giorgio Vasari ile başlayıp, Baccio Bandinelli (1547–72) ile devam edip 1579 ‘da Federico Zuccari tarafından tamamlanmış olan, Santa Maria del Fiore Katedrali ‘nin içine konulması düşünülmüştür. Heykel grubunda İsa ‘yı taşıyan figür olasılıkla Michelangelo ‘nun portresidir. Yapıt, bugün İl Grande Museo del Duomo ‘da bulunmaktadır.
“Pietà Rondanini” (bitmemiş) 1552-64, mermer, yük. 195 cm Castello Sforzesco, Milano, İtalya
“Pietà Rondanini” (bitmemiş) 1552-64, mermer, yük. 195 cm Castello Sforzesco, Milano, İtalya
Son olarak sanatçının ölümünden altı gün önce başlayıp bitiremediği “Rondanini Pietàsı” ‘nı konuşacağız. Michelangelo ‘nun sanat yaşamının başlarında Antikite ‘ye nasıl bağlı olduğunu, bir sanatçı olarak ulaştığı maharetin en az antik çağ sanatçıları kadar üstün bir mertebeye ulaştığını, bunların yanı sıra doğayı ne denli titizlikle incelediğini biliyoruz. Sanatçının kadavraları inceleyerek, gerçekliği büyük bir titizlik ve doğrulukla yanılsama alanına taşıma ustalığına hayran kalmamak olanaksızdır. Hayatının ilerleyen dönemlerinde bu özelliklerinin yanına ifade ve yaşamsal dramların tasvirini de eklemek gerektiğini düşünüyorum. İfade olgusu başlangıçta kavramsal ve ilahi iken, zamanla yaşamsal, dramatik ve lirik özellikler taşımaya başlar. Bu yapıtı, onun ilk Pietà ‘sından bu yana, sanat anlayışının ne denli değiştiğini işaret eden, Maniyerist özelliklerle doludur.
Figürlerden hangisinin diğerini desteklediğini anlamak mümkün değildir. Her iki figürde birbirlerine büyük bir bağlılık ve yardımlaşma duygusu ile sarılmışlardır. Her ikisinin de yardıma ihtiyacı vardır ve her ikisi de dünyadan ve Tanrıdan anlayış ve destek beklemektedir. Herkesin duaları üzerlerine olsun istemektedirler. Tensel zenginlikten çok, tinsel zenginlikle sarmalanmışlardır.
“Pietà Rondanini” (bitmemiş)-ayrıntı, 1552-64, mermer, yük. 195 cm Castello Sforzesco, Milano, İtalya
18 Şubat 1564 ‘te ölen sanatçı bugün dünya heykel sanatının en büyük isimlerinden biridir. Bitmemiş yapıtları bile Rodin gibi büyük heykelcilere yol göstermiştir. Tüm büyük sanatçıların öncü olmaları gibi…
Kaynakça
http://theboulevardiers.com/2012/01/18/when-it-starts-dripping-from-the-ceiling/
http://www.cathnewsusa.com/2013/05/vatican-marks-anniversary-of-1972-attack-on-michelangelos-pieta/
Yıllar önce Tıp ve Plastik Sanatlar üzerine bir yazı yazmıştım. Bu aslında “Tıp ve Sanat” adlı bir kitabın resim, heykel ve diğer plastik sanatların, tıp ile ilişkisi üzerine idi ve müzik, edebiyat ilişkilerini başka yazarlar yazmıştı. Sonra bir nedenle bu bir kitapta toplanan yazılar yayınlanamadı…
Geçenlerde Rubens ve Rembrandt anlatmak için bir sunum hazırlıyordum, birden bu defa “İnternettin Abi” okurları için, Rembrandt ‘ın Anatomi Dersi resimlerini yazmak aklıma geldi. Bu yazı, hem tıp, hem hekimlik hem de yasaklar ve yasaklara rağmen yapılan mücadeleye de değinmiş olacaktı.
Tarih boyunca sanatın işlevi üzerine birçok saptamada bulunabiliriz. Bu çoklu etki içinde resim sanatının, bugünün görsel kayıtları gibi belgeci bir yanı olduğu, su götürmez bir gerçektir. Bu belgeci yan bakın bize neler öğretecek. Ama önce sanatçının hayatına kısaca değinelim;
Rembrandt Harmenszoon van Rijn (1606-1666) bir fırıncının kızı olan Cornelia ve Harmen Gerritsz ‘in oğlu olarak Leiden, Hollanda da doğmuştur. Babası varlıklı bir değirmenci olan sanatçının resimlerinde süzülerek içeri giren ışığı kullanmasının, bu değirmende yaşadığı atmosferle ilgisi olduğu düşünülür.
On çocuklu bir ailenin en küçük oğlu olan sanatçı, resim eğitimine, 1621 2de ressam Jacob van Swanenburgh ‘un yanında başlar ve ona üç yıl çıraklık yapar. Daha sonra Amsterdam ‘a Pieter Lastman ‘ın yanına gider, orada yarım yıl kadar kaldıktan sonra, Leiden ‘e geri döner. Küçük bir atölye açar. Yirmili yaşlarına geldiğinde artık ün kazanmaya başlamıştır. 1631 ‘de Amsterdam ‘a yerleşmek üzere Leiden ‘den ayrılır. Bu arada sanat tüccarı Hendrick Uylenburgh ‘un kuzeni, Saskie Uylenburgh ‘la evlenecektir.
Bir süre sonra Saskie ölünce, oğlunun bakımı için yanına aldığı Geetrtje Dircx ‘le, birlikte yaşamaya başlar. Toplumdan büyük tepkiler alan bu ilişki 1646 ‘da biter. Bir süre sonra ilk evliliğinden olan oğlu Titus ve sanatçı, Hendrickje Stoffel ‘le birlikte yaşamaya başlarlar. Rembrandt ve Hendrickje ‘nin bir kızları olur. Zamanla ekonomik durumları iyice bozulan aile, Rozengracht ‘ta bir resim dükkanı açar. Hendrickje ve Titus 1663 ‘teki veba salgını sırasında öldükten biraz daha sonra, sanatçı da hayata gözlerini kapar.
Anatomi Dersleri resimlerine gelince; sanatçının bu konu ile ilgili biri 1632, diğeri 1656 ‘da olmak üzere, iki resmi bulunmaktadır. Onyedinci yüzyılda, özellikle Hollanda ‘da, çok sevilen grup portreleri geleneği içinde de ele alınması mümkün olan bu resimler, yazımızın hekimlik tarihinin de bir belgesi olması açısından, konusu olacaklardır.
Dr. Nicolaes Tulp’ın Anatomi Dersi, 1632, Hollanda
Rembrandt, 1632 ‘de yaptığı “Dr Nicolaes Tulp ‘un Anatomi Dersi” resminde kullandığı çabuk çalışma tekniği ile, grup portrelerinde de yumuşak ve etkin sonuçlar alabilen bir usta olduğunu göstermiştir. Dr. Tulp 1628 ‘de Cerrahlar Loncası ‘ndaki yedi doktor arasında, en başarılı olanlardan biridir. Sanatçı doktorları, resimsel bir zenginlik ve zinde bir tasvir ile ortaya koymuştur. Bu gösteri bütün doktorlarda bir heyecan ve merak uyandırmıştır. Tüm figürler bu olaya kilitlenmiştir. Dikkat ve ilgileri, vücutlarının jestlerinden ve bakışlarından anlaşılmaktadır. Resim anın heyecanını hissettirirken, ışığında etkisiyle, karanlığın içinde yükselen heykelsi bir varlık oluşturur.
Yapıtta psikolojik gerilim ve resimsel başarı çok yüksektir ve bu resim, sanatçı için bir dönüm noktası olmuştur. Zaten olayın kendisi de çok ilgi çekicidir. Zira Amsterdam ‘da 31 Ocak 1632 ‘de yapılmış, bilinen tek disseksiyon olup, kadavra, suçlu bir kişi olan Adriaen Adriaensz ‘ın bedenidir.
Dr. Nicolaes Tulp’ın Anatomi Dersi, 1632, Hollanda
Resimde Dr. Tulp ‘un diğerlerinin bakışları altında açık olarak yaptığı disseksiyon / teşrih / kadavra üzerinde inceleme, çok dikkatli bir biçimde izlenmektedir. Resmin ışığı, doğrudan doğruya bu noktayı işaret eder. Resmin izleyicisi, doktorların yüzlerinden Dr. Tulps ‘un yüzüne ve oradan ellerine ve resmedilen ameliyeye doğru yönlendirilmiştir.
Dr. Nicolaes Tulp’ın Anatomi Dersi, 1632, Hollanda
1600 ‘lü yıllarda cerrahi disseksiyon yasal olmadığı gibi, Lonca tarafından denetlenir, kamu yada özel herhangi bir şekilde basılı bir belge yayınlanamazdı. İşte tam da bu nokta, yazımızın başında sözünü ettiğimiz, resim sanatının belgeci kimliğini göstermektedir. Bu resim o yıllarda disseksiyonların nasıl yapıldığını, hangi aletlerin kullanıldığını vb., bilgiler açısından bizlere yardımcı olmaktadır. Dr. Tulps dikkatli bir şekilde, forseps ile diğer hekimlere gösterir bir biçimde, kadavranın sol el parmaklarının tendomlarını tutmaktadır.
Bu yazdıklarımız dışında, başka kayıtlara göre de, Dr. Tulp ‘un o yıllarda, Hollanda ‘da çok önemli bir cerrah olduğu, meslekdaşları arasında saygın bir yere sahip olduğu, 1629 ile 1653 arasında, cerrah ve öğretmen olarak görev yaptığı da belgelenmektedir.
Joan Deyman’ın Anatomi Dersi, 1656, Hollanda
Gelelim hemen yukarıdaki resme; 1632 ‘de Dr. Nicolaes Tulp ‘un Anatomi Dersi ‘nden sonra, Rembrandt, 1656 ‘da “Dr. Joan Deyman ‘nın Anatomi Dersi” resmini yapar.
Resme 29 Ocak 1656 ‘da başlar ve üç gün süren bir inceleme yapar. O dönemde, doğrudan kadavra üzerinden çalışma yapmak meselesi, toplumsal olarak pek kabul gören bir durum değildir. Doğrudan böyle bir incelemenin yapılabilmesi için, kimse kendi bedeni için izin vermeyeceği gibi, bu inançlı insanlar için son derece tedirgin edici bir olgudur. Tarih boyunca bilim insanları araştırmaları için, bu yaklaşım yada yasaklara pek kulak asmamışlardır. Laf arasında, iyi ki böyle de olmuştur, diyebiliriz. Neyse konumuza dönelim; Dr. John Deyman ‘da 28 Ocak ‘ta asılan Jores Fonteijn van Dienst adlı suçlunun bedenini incelemeye almıştır. Ancak izleyici diğer doktor adayları arasında, derslerde yapılan bu açık araştırma, büyük bir tartışma konusu olmuştur.
Rembrandt, bu resmini, Mantegna ‘nın “Ölü İsa ‘ya Ağıt” adlı resminden esinlenerek, kompoze etmiştir.
Ölü İsa’ya Ağıt, 1480, İtalya
Tıp tarihi içinde bir sanatçıdan söz edilecekse, önce ünlü sanatçı Leonardo da Vinci ‘yi anlatmak daha doğru gibi olsa da, bu defa biz Rembrandt ‘ı anlattık. Bir başka yazıda, Leonardo ‘yu konuşmak dileğiyle…
Merhaba,
Yayın hayatına yeni bir başlangıç güzel ve umutlu bir “merhaba” ile başlamalı diye düşünüyorum. Internettinabi web sitesi yayınında emeği geçen tüm dostlara ve okurlara teşekkür ederim.
Umarım siz okuyucular bizlerin yazılarından hoşnut kalır, takip edersiniz.
Bilgi paylaşıldıkça, aynı durum yada olgu hakkında farklı bilgilerle buluşunca, farklı durum ve kavramlarla bağlantılandırıldıkça gelişecek, çoğalacaktır. Bu nedenle tepki ve ilgilerinizi bizlerle paylaşırsanız kendi adıma çok sevinirim.
Benim yazılarım sanatçılar ve yapıtları hakkında olacak. Bir devir, uslup, konu, kavram sıralaması olmaksızın yazmayı düşünüyorum. Bu deneysel bir tutum, ama süprizli bir yaklaşım olacaktır. Böylece bir sonraki yazının sizde bir beklenti yapmasını öngörmemiş olacağım… Beni ne sürükler, neden hangi resim hakkında yazarım nesnel bir cevabım yok. Yalnız şunu söyleyebilirim başyapıtları konuşacağız… Bu defa ve bazen daha önce yazdığım metinleri tekrar ele alacağım…
“Tüm tartışmalara rağmen kültürel değerlerine bağlı, kendi ülkesine, kendi mitine, kendi halkına, tüm dünyada eşitlik ve özgürlük ülküsüne âşık olan sanatçı…” DIEGO RIVERA
Dünya görüşünü bildikleri halde Diego Rivera ‘ya bir resim sipariş edilir. Sanatçı yapıtının içinde, bir figür-bir portre resmeder. Ancak resim tahrip edilir ve sanatçının işine son verilir.
Sanatın sanatçının geçirdiği maceralar, demokrasi yada insan hakları üzerine dem vurmaya benzemez…
Bir ülkeye aşık olmak, ona adanmak, kendi mitine, kendi kültürel değerlerine bağlı kalmak! Batı sanatı terbiyesi edinerek kendin olmaya çalışmak ve bütün bunların yanına koyduğun halkın eşitlik ve özgürlüğünü adaletin onurunu yüceltmek isteği… Bu olgular Diego Rivera ‘yı anlatmak için yeterli mi… Yoksa bitip tükenmez aldatmalarla dolu evlilikleri, Frida Kahlo ve karısının kız kardeşinin de dahil olduğu sevgili listesi, emperyalizme ve kapitalizme kafa tutarken New York ve Detroit ‘te yaptığı muralları, şan şöhret ve yönetici bürokratlarla yaptığı işbirlikleri ile Rivera ‘yı anlatmak mümkün mü…
Diego Rivera; Squeros ve Orosco ile birlikte Meksika resminin en büyük sanatçıları olarak bir devre tanık, öncü oldular. Her sanatçı ya da büyük adamın başına gelenler onun-onların da başına geldi.
1905 ile 1916 arasında Rusya ‘da ortaya çıkan fikirler, tüm dünyada olduğu gibi Meksikalı aydınları da etkiledi. Eşitlik, özgürlük ve sosyal adaleti öngören, halkların kardeşliğini önemseyen yeni ve özgür bir dünyanın oluşumunu savunan sosyalistlerin düşünceleri benimsenmişti. Kapitalizmin çalışanların, hak ve özgürlüklerini gasp etmesi ve emperyalizmin sömürgeci yaklaşımlarını reddetmek isteyen sanatçılar, biraz da sloganist bir yaklaşımla resimler, heykeller ürettiler. Sosyalist Devrim kendi çocuklarına iki ayrı yol yarattı. Bir tarafta Malevich, Kandinsky, Tatlin vb. soyut bir dile açık olan ve hatta sanatın kendi geçmişine karşı bir devrim yaratan sanatçılar vardı. Diğer yanda toplumsal değişimleri, topluma iletmeyi önceleyen ve geleneksel olarak figüratif dili tercih eden sanatçılar yer aldı.
Diego Rivera işte tam anlamıyla bu oluşumların ortasında ele alınmalıdır. Onun yapıtları olguların bir yansıması gibidir.
Kızılderili Savaşçılar / Indıan Warrıors mural, 1931
8.12.1886 ‘da Meksika, Guanajuato ‘da doğan Diego ikiz kardeşinin ölümünden bir yıl kadar sonra, daha üç yaşındayken çizim yapmaya başlamıştı. Ailesi her tarafı çizen bu küçük çocuğun duvara gerdikleri bir bez üzerine resim yapmasına izin verdi. Küçücük yaşlarda resim yapmaya başlayan Rivera ‘nın adı, ilk gençlik yaşlarında da bir çapkına çıkmıştı. Üç evliliği ve bir erkek üç kız çocuğu oldu. İçlerinde Frida Kahlo ile evliliği filmlere konu oldu…
Sanat eğitimine 1897 ‘de Academia de San Carlos eski Escuela Nacional de Bellas-ENBA ‘nda (Ulusal Güzel Sanatlar Okulu) başlayan sanatçı bir yıl sonra bir burs kazanarak 1907 ‘de sonraki yaşamının 14 yılını geçireceği Avrupa’ya gitti. Avrupa ‘da kaldığı yıllar boyunca, 10 yıldan daha fazla devam eden ve bir milyondan fazla Meksikalı ‘nın öldüğü Meksika Devrimi ‘ni de sürekli olarak takip etti.
İç savaşı takiben A. Obregón ‘un başkanlığı sırasında yazar A. Reyes ve A. Pani ‘yi Fransa ‘ya Meksika büyükelçisi olarak atadı. O sırada Paris ‘de olan Rivera, Devrim sonrası Meksika ‘nın yeni ulusal kültürünün tanıtımı için yapılan kampanyalarına katılma olanağı buldu. Meksika hükümetinin desteklediği bir bursla Rönesans sanatçılarının yapıtlarını incelemek üzere, İtalya ‘ya gönderildi. 1920 ‘nin kış aylarını çizimler yaparak, fresk malzeme ve tekniklerini inceleyerek geçirdi.
Tarım İşçileri mural, 1931
1921’de Vasconcelos Eğitim Bakanı olunca, devlet destekli sanat programı çerçevesinde birçok kamu binasını Meksikalı sanatçıların yaptığı resimler ile donattı. Bunlar devrimin ruhunun, fikirlerinin ve toplumsal kalkınmanın anlatıldığı büyük ölçekli mural resimlerdi. Rivera 1928 ‘de bu kapsamda amacının “Meksika ‘nın sosyal yaşamını yansıtmak ve geleceği yaratacak olan kitlelere gerçekleri göstermek” olduğunu söylediği “Patio del Trabajo–Emeğin Avlusu” ve “Patio de las Fiestas-Bayramların Avlusu” resimlerini yaptı.
Aynı tarihlerde Rivera ‘nın başkanlığında Pintores y Escultores de México – Meksikalı Tekniker, Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği – köylüler, işçiler, askerler ve kızılderilileri methettikleri, zenginlerin sömürücü yaklaşımlarını kınadıkları, aristokratik sanat anlayışını ayıpladıkları; “genel olarak halkın yaşadıklarına ilişkin gerçeklikleri dile getiren anıtsal sanat yapıtlarını” öven bir bildiri yayınladılar. Bu birliğin Partido Comunista de México – PCM-Meksika Komünist Partisi ile sıkı bağları vardı. 1922 ‘de Rivera, partiye katılarak Yürütme Komitesi üyesi oldu. 1925-26 arasında Rivera PCM ile ilişkisini kesti ama etkili siyasal eylemlerin içinde yer alan bir aktivist olarak aralarında oldu.
Ayaklanma / In The Uprising mural, 1931
Meksika’da gelişen ABD karşıtlığı ve ABD ‘nin Orta Amerika ‘daki ülkelere müdahalelerine karşı sesini yükselten birçok komitede görev aldı. Rivera, Sovyetler Birliği ‘nde, PCM ‘in resmi üyesi olarak Ekim Devrimi 10. Yıl kutlamalarına katıldı.
Gelecekte New York MOMA ‘nın Müdürü, A. H. Barr ve gelecekteki Müze Yöneticisi bilim adamı arkadaşı J. Abbott, Moskova ziyaretleri sırasında Rivera ile tanıştılar. Bu tanışıklık sanatçının ABD ‘de sergiler açması ve diğer bağlantılarının başlangıcını oluşturdu. 1927 ‘de Weyhe Gallery de Rivera ‘nın ilk sergisi ve Rockefeller-Funded Art Center ‘da Modern Meksika Sergisi vb…
Sanatçı Meksika’ya döndüğünde ulusal politikalarda değişikliklerle karşılaştı. Rivera Secretaría de Educación Pública ile tekrar çalışmaya başladı. “Ballad of the Proletarian Revolution – Proleterya Devriminin Balladı” diye bilinen resminin panellerini tamamladı. Tekrar başkan seçilen Obregón ‘a bir suikastden sonra, muhafazakâr general P. E. Calles 1928 yılı boyunca ülkeyi fiilen yönetti. Bu yıllarda Meksika ‘Maximato’ diye anılan ve perde arkasından kontrol edilen arka arkaya üç kukla başkanla yönetilecektir.
1929 ‘da otoriter yeni hükümet PCM ‘nin merkez komitesini dağıtarak ofisini kapattı. Parti 1935 ‘de L. Cárdenas ‘ın başkan olmasına kadar yeraltında faaliyetlerine devam etti. Bu sırada Rivera, Palacio Nacional – Milli Saray ‘ın merdiven boşluklarına Meksika tarihi boyunca epik bir seyahati, tarihsel referansları, mitolojiyi ve icatları içeren “Epic of the Mexican People – Meksika Halkı ’nın Destanı” isimli mural resimlerini yaptı.
Çalışan Amerikalı İşçiler çizim, 1931
Bu sırada sanatçının -yazımızın konusu olan- ABD ile ilişkilerini de içeren dönemi başladı. Rivera Temmuz ‘da ABD ‘nin Meksika elçisi D. Morrow ile tanıştı. Bu arada Cortés Sarayı ‘na “History of the State of Morelos: Conquest and Revolution – Morelos Eyaleti ‘nin Tarihi: Zafer ve Devrim” adlı resmi için hazırlıklara başladı. Rivera Meksika hükümeti için çalışıyor, fakat ABD ile işbirliği içinde olan Morrow ile resmi görüşmeler yaparak komitenin gözünde anti-komünist rejim ile yakınlaşıyordu. Bu durum PCM ‘den kovulmasıyla sonuçlandı.
New York, MOMA müze yöneticisi ve yardımcısı Barr ve Abbott Rivera ‘nın dostları, müzenin kurucularından A. Rockefeller ise, sanatçının resimlerinin en önemli alıcısıydı.
Rivera ve Kahlo 10 Kasım ‘da San Francisco ‘ya vardılar. California Palace of the Legion of Honor ‘de sanatçının sergisi açıldı. San Francisco Menkul Değerler Binası Yemek Salonu ‘na “California Allegorisi” resmini yaptı. Stern ‘lerin evi için küçük bir mural resim, San Francisco Art Instıtude – California Güzel Sanatlar Okulu için de büyük boyutlu bir mural resim yaptı. Ekim ‘de Metropolitan Museum ‘da Mexican Arts sergisi açılmıştı, E. Morrow ve kocası D. Morrow, kolleksiyonları için Rivera ‘dan da “Pazar Yeri “ isimli taşınabilir bir mural resim aldılar.
Rivera ‘nın MOMA ‘daki sergisi yaklaşırken Paine bazı kaygılarına rağmen Barr ‘a sanatçının, New York ‘daki projesi hakkında şöyle bilgi veriyordu: “Ben Mr. R. Hood ile Radio Center için yapılacak olan freskler hakkında yaptığımız konuşmadan çok memnun kaldım[ . . . ].” Söz konusu haber yazımızın ana konusu olan resimlerdi. Sanatçı ülkesine dönmeden önce; Rockefeller Center olarak bilinen Jr.’s Radio City binasının mimarı Hood, resimler için ayrılan alanı düzenledi. Sanatçı için Heckscher Building ‘in altıncı katında bir atölye hazırlanmıştı. Taşınabilir murallar için metal konstrüksiyonlar kurulmaya başladı. Kasım ‘da Rivera, Kahlo, Paine ve Rivera ‘nın assistanı R. A. Guadarrama Meksika ‘dan New York ‘a geldiler. Ertesi gün New York Herald Tribune ‘de sanatçının coşku dolu gelişi hakkında “Geminin yaklaştığı sırada gelenleri karşılayanlar, sanki evine dönen bir New York ‘lu gibi coşku dolu biri ile karşılaştılar.” diye yazıyordu.
Diego Rivera ve Frida Kahlo San Francesco ‘da 1930
soldan sağa: Frances Flynn Paine, Diego Rivera, Frida Kahlo, Kathryn O’Gorman
Hammer, 26 Şubat 1332, Philadelphia Grand Opera Company
Aralıkta MOMA ‘da Rivera ‘nın Meksika kültürü temalarını içeren retrospektiv sergisi açıldı. Serginin açılışı basında çok geniş yer aldı. Bu arada Rivera ‘nın etkisi arttı, ama politik görüşleri ve ABD ile yakınlaşması tartışmalar yarattı. Sol görüşlü yazarlar, sanatçılar, gazeteciler onu Kuzey Amerikalı kapitalistlerle işbirliği yaptığı yönünde ve sert bir dille eleştirdiler. Bu tür eleştiriler sağdan da geldi. Haziran ‘da Rivera, Founders Society of the Detroit Institute of Arts ile bir fresk yapmak üzere antlaşma imzaladı. Ford Motor Company River Rouge ‘da yerleştirilen “Detroit Industry” adlı resme başladı. 9 ay boyunca dört duvarda yer alacak bu resimleri yaptı.
- In Frozen Assets mural, 1931-32
Detroit ‘te iken Todd-Robertson-Todd Engineering Corporation and Todd& Brown, Inc. ile Rockefeller Center’s Radio Corporation of America (RCA) binasına yapacağı resimler için bir kontrat imzaladı. Ve burada yapacağı fresk için hemen eskizlere başladı. Rivera and Kahlo Mart ‘ta New York ‘a geldiler, Rockefeller Center bu durumu basın açıklamaları ile duyurdu. Sanatçı RCA binasındaki Man at the Crossroads adlı bu mural için çalışmalarına başladı. Politik görüşlerini yakından tanıdıkları sanatçının bu yaklaşımı başlangıçta pek can sıkmıyordu. Rivera ‘nın asistanı, Abby ve Nelson Rockefeller çalışmaları yakından izliyorlardı. Ne zaman ki basında “Rivera Suç Olma Özelliği Taşıyan Sahneler ve Komünist Etkinlik. RCA duvarlarında- Rockefeller, Jr. Foots Bill” diye bir başlık atıldı o zaman her şey değişiverdi.
- Rivera ‘nın Museum of Modern Art ‘daki sergisinde ziyaretçiler Şubat, 1932
4 Mayıs ‘ta N. Rockefeller sanatçıya “eleştirmenlerin dikkat çektikleri detayın Vladimir Lenin ‘in portresi olup olmadığını” sordu. Rivera bunu reddetti ancak ortalık kızışmış, dedikodular basının ilgisini çekmişti. 9 Mayıs ‘ta RCA yöneticisi Todd-Robertson-Todd sanatçıdan söz konusu kişinin portresini resimden çıkarmasını istedi ve muralların üzeri derhal kapatıldı. Rivera ‘nın çalışmasının durdurulması birkaç saat içinde duyuldu, RCA binasının dışında hatırı sayılır sayıda bir protestocu grup toplandı. Takip eden günlerde Rockefeller bu konuda kendilerini eleştiren büyük bir mektup seli ile karşılaştı, bu mektupların bir kısmında sanatçının resmi bitirmesine izin verilmesi isteniyordu. Bugün hala tam olarak bilinmeyen nedenlerle Rockefeller sözleşmeyi iptal etti. Rivera ‘nın RCA ‘daki muralları 10-11 Şubat 1934 ‘teki hafta sonunda parçalanarak doğruca The Museum of Modern Art ‘a taşındı.
Leon ve Natalia Trotsky ‘nin Meksika ‘ya Varışı ’nda Frida Kahlo Tarafından Karşılanıyorlar – 1937
Rivera, Rockefeller Center ‘da ki bu büyük bozgundan sonra da bazı zorluklar yaşadı. Chicago Dünya Fuar ‘ında General Motors için tasarladığı mural da iptal edildi.
Herşeye rağmen B. Wolfe, Temmuz ‘da New York’s New Workers’ School ‘da bir taşınabilir mural serisi yapmasını organize etti. O zamana kadar aldığı paraları resimleri yapmak için kullanmıştı ve ekonomik olarak parlak bir durumu yoktu. Yine de Rivera ve Kahlo Meksika’ya dönünce önce Mexico City ‘nin güneybatısında ki San Ángel de mimar ve muralist Juan O’Gorman ‘ın tasarladığı evlerini bitirebildiler.
Meksika hükümeti RCA ‘daki resmin gözden geçirilmiş bir versiyonunun uyarlanması için Palacio de Bellas Artes ‘in duvarlarını sanatçıya tahsis etti. 1935-1954 arasında Rivera pek çok büyük duvar projesi üstlendi. Rivera ‘nın Partido Comunista de México ile çatışmalı ilişkileri Meksika ‘ya dönüşünde devam etti. Trotsky ‘nin ülkeye girmesine yardımcı olması, Stalinist partinin hoşuna gitmemişti. Ağustos 1955 ‘de Moskovskaia Akademiia Khudozhestv – Moskova Güzel Sanatlar Akademisi ‘nden aldığı bir davet üzerine USSR ‘a bir seyahat yaptı; Sovyetler Birliği ‘nde iken kanser teşhisi kondu. Nisan 1956 ‘da Meksika’ya dönen Rivera 24 Kasım 1957 ‘de San Ángel ‘da atölyesinde öldü.
Diego Rivera ‘nın murallerinin sergilenmekte olduğu sırada 13 Ocak 2011 Cuma günü Occupy Museums, New York , MOMA ‘da bir eylem yaptı.1938 ‘de Diego Rivera ‘nın da aralarında olduğu “Bağımsız ve Devrimci Bir Sanat İçin” manifestosundan bir bölüm okuyarak, pankart astılar. Bu eylemi bir cuma günü yaptılar çünkü 1970 ‘lerde “Artists Workers Coalition” hareketinin sayesinde müzeye herkesin girebilmesi için, bedava olmasını sağladıkları gün Cuma günü idi. 2011 ‘de New York MOMA ‘da gezdiğim Rivera sergisinden sonra yazmıştım…
Trotsky, Rivera ve Breton
Tüm çelişki ve tartışmalara rağmen kültürel değerlerine bağlı kalarak kendi ülkesine, kendi mitine, kendi halkına, tüm dünyada eşitlik ve özgürlük ülküsüne aşık olan sanatçı DIEGO RIVERA ‘dan söz ettik…
SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA
http://www.e-skop.com/skopbulten/bagimsiz-ve-devrimci-bir-sanat-icin-occupy-moma/539
http://www.felsefeekibi.com/sanat/sanatakimlari/sanat_akimlari_SosyalistGercekcilik.html
Modern Çağda Sanat, Amy Dempsey, Çeviri: Osman Akınhay, Akbank Yayınları